Savaş hakkında bir film ama ummuduğun bakış açısı ile değil...
Çanakkale savaşının en acımasız sahnelerinin çok az figüranla ve az bir görselle çekildiğini düşünerek sinema salonuna girmiştim ama benim düşündüğümden çok daha sürreal bir bakışı vardı filmin. Çanakkale savaşının bir kahramanlık öyküsü olmasından çok, savaşta çocuklarını kaybetmek istemeyen bir annenin rüyalarından etkilenmesini ve savaş alanından onları kurtarmasını anlatıyor. Tabi bir bulutun mucizesi ile oluyor bu. En çok sevdiğim replik, komutanın cephede Kasım beye söylediği "Siz savaş çıkarırsınız, biz savaşırız ve biz ölürüz!" idi. Ne kadar da haklı! Bir de duyduğum İngilizce ninni anne olmanın ve çocuk olmanın ne kadar evrensel olduğunu hatırlattı bana. Uzun bir süre içimden bu ninniyi tekrarladım.
"Hush, little baby, don't say a word,
Papa's gonna buy you a mockingbird.
Papa's gonna buy you a mockingbird.
And if that mockingbird don't sing,
Papa's gonna buy you a diamond ring.
Papa's gonna buy you a diamond ring.
And if that diamond ring turn brass,
Papa's gonna buy you a looking glass.
Papa's gonna buy you a looking glass.
And if that looking glass gets broke,
Papa's gonna buy you a billy goat.
Papa's gonna buy you a billy goat.
And if that billy goat don't pull,
Papa's gonna buy you a cart and bull.
Papa's gonna buy you a cart and bull.
And if that cart and bull turn over,
Papa's gonna buy you a dog named Rover.
Papa's gonna buy you a dog named Rover.
And if that dog named Rover won't bark.
Papa's gonna to buy you and horse and cart.
Papa's gonna to buy you and horse and cart.
And if that horse and cart fall down,
Well you'll still be the sweetest little baby in town."
Well you'll still be the sweetest little baby in town."
No comments:
Post a Comment