Neden sanatçının değeri ölümünden sonra bilinir?
Sahnelerin renkleri, mevsimlerin büyüleyici görüntüleri, çiçeklerle dolu
bahçelerde yapılan yürüyüşler o kadar güzel aktarılmış ki, "Acaba 19
yüzyılda İngiltere'de mi yaşasaydım." diyor insan. Melankolik bir havası
var, evet ama yine de çok güzel. Filmin büyük estetik
kaygılarla çekildiği ve bunun için büyük çaba harcandığı çok açık ve izlerken
sanki 19 yüzyıl tablolarının sergilendiği bir müzedeymişsiniz gibi
hissediyorsunuz.
Ölümünün ardından en iyi İngiliz romantik şairlerinden kabul
edilen John Keats’in son üç yılını ve Fanny Brawne ile yaşadığı aşkı anlatan
film yine fakir ve hasta iki Zonguldaklı şairi anlatan
Kelebeğin Rüyası’nı
hatırlatıyor. Sanki sanatçılar hep ölümlerinden sonra değer görüyor. Ya güzel
olan şey kaybedilince anlaşılıyor ya da ölüm, sanatçının var olan esere daha kıymet
bilen gözlerle bakılmasına neden oluyor.